Sitoloji, en kısa haliyle hücre bilimi şeklinde tanımlanır. Yunanca barındırıcı anlamına gelen kelimeden türetilmiş sitoloji, tıbbın önemli alt dalları arasında yer alır. Sitoloji biliminde uzmanlaşmış kişilere sitolog denir.
Sitoloji bilimi, esas olarak hücreyle ilgilenir. Hücrelerin işleyişi, bölünmesi, yaşam döngüsü gibi hücrenin hayatı boyunca başından geçen her türlü olay, sitolojinin konularına dahildir. İncelenen hücreler, tek hücreli mikroorganizmalara ya da çok hücreli ve gelişmiş insanlara ait olabilir.
Tüm canlıların canlılık gösteren en küçük birimi hücredir. Bu nedenle en küçük reaksiyonlardan en büyük sistemlere kadar vücutta ilerleyen her mekanizmanın merkezinde hücreler bulunur. Enerji üretimini, solunum, sindirim, boşaltım gibi canlı hayatı için zorunlu ve oldukça komplike olaylar hücre boyutunda gerçekleşir.
Sitoloji, yalnızca sağlıklı hücreleri incelemez; aynı zamanda hastalık bulgusu görülen hücreler de sitolojik yöntemlerle gözlenir. Hücrenin kontrolünü sağlayan organel çekirdek olduğundan bir hücre incelenecekse önce çekirdekten incelenmeye başlanır.
Hücresel sorunlara çözümler arayan sitoloji, başka pek çok bilim dalıyla da ilişkilidir. Sitolojik bir araştırma sonucunda elde edilen bilgiler; genetik, biyokimya, moleküler biyoloji ve gelişim biyolojisi alanlarında kullanılabilir.
Hastalıkların tanısı ve teşhisi için önemli görülen sitoloji, laboratuvarlardan hastanelere kadar sağlığın her alanında karşımıza çıkar. Özel Viromed Laboratuvarları; uzman sitolog kadrosu ve sitolojik incelemeler yapılabilen güvenilir ortamıyla hastalara hizmet vermektedir.
Sitolojik inceleme, doku ya da organdan alınan hücrelerin incelenmesi esasına dayanır. Sitoloji laboratuvarlarında uygulanan pek çok yöntem, hastalıklarla ilgili bilgilerin elde edilmesinde tıbbi yardım sağlar. Sitolojik incelemelerin güvenilirliği yüksek ve hata payı düşük olduğundan, çoğu hastalığın tanı ve tedavi sürecinde sitolojiden faydalanılır.
Hücrelerin detaylı incelenmesi için uygulanan sitoloji testleri; hastalığın çeşidine ve alınan dokuya yapılacak işleme göre seçilir.
Dökülen ya da dökülmesi kolay olan hücrelerin incelendiği sitolojik yöntem eksfolyatif sitoloji olarak adlandırılır. Balgam, idrar, plevra sıvısı, perikard sıvısı gibi maddeler bu yöntemle incelenir. İşlem esnasında herhangi bir invaziv araca ihtiyaç duyulmaz. Eksfolyatif sitoloji sınıfına giren en önemli test PAP Smear’dir.
Kadınlara özgü bir test olan PAP smear, rahim ağzında oluşabilecek herhangi bir kanser durumunu tespit etmek amaçlı uygulanır. PAP Testi ve Papanicolaou Testi olarak da tanımlanabilir. Kanser dışında enfeksiyon ve inflamasyon gibi durumların tanısında yine PAP Smear Testi yapılabilir.
PAP smear testi, rahim ağzında bir kanser başlamadan önce lezyonları saptamayı hedefler. Doktorların önerisine göre 21 – 65 yaş arası kadınların her 3 yılda bir bu testi yaptırması gerekir.
Testin yapılışı oldukça kolay ve kısa sürelidir. Doktor, vajinaya spekulum isimli bir alet yerleştirir. Spekulum vajina duvarlarının birbirinden ayrı durmasını sağlar; böylece rahim boynu görülür duruma gelir. Daha sonra yumuşak bir fırça ya da spatula yardımıyla serviks bölgesinden hücre örnekleri alınır.
Test için toplanan numune, özel bir sıvıyla dolu kaba aktarılır. En son olarak laboratuvara teslim edilen numune, ileride ortaya çıkabilecek rahim ağzı kanseri için erkenden önlem alınmasına yardımcı olur.
Enjektör ya da özel iğneler aracılığıyla alınan materyalin incelendiği yöntem ince iğne aspirasyonu olarak adlandırılır.
Meme kistlerinde boşaltma işlemi ve koltuk altı lenf bezlerinin biyopsisi için tercih edilir. Doku tanısı kadar kesin bir yöntem değildir; ancak lezyon hakkında hızlıca bir fikir verir. Ayrıca, hastaya anestezi dahi vermeyi gerektirmez.
İnce iğne aspirasyon biyopsisinin yapılacağı bölge uyuşturulur. Daha sonra ultrasonla takip edilen iğne, hücre örneğini toplar. İşlem 10 – 15 dakikada tamamlanmış olur. Uygulama esnasında küçük kanamalara olabileceğinden ultrason kullanılması oldukça önemlidir.
Yapılan sitolojik testler özellikle kanser tedavisinde büyük bir pay sahibi olduğu için işlemin her an dikkatle sürdürülmesi gerekir. Özel Viromed Laboratuvarları; her tür sitoloji testini güvenle ve özenle çalışarak kesin sonuçlar sunar.
Test sonuçlarının beklenenden farklı ya da yanlış çıkmasına neden olacak faktörler, laboratuvarlarda dikkat edilen konulardandır.
Testte kullanılacak doku, organ, hücre örneğinin durumu; test sonucunu büyük oranda değiştirir. Hücre örneğine dışarıdan bir bakterinin dahil olarak saflığının bozulması, yeterli sıcaklıkta muhafaza edilmediği için dokunun zarar görmesi gibi etkenlere dikkat edilmelidir. Numunenin laboratuvar ortamı ile eş değer bir sıcaklıkta, gerekliyse özel bir sıvı içerisinde bekletilmesi test için önemlidir.
Test sırasında kullanılan ekipmanlar, test sonucu etkileyebilir. Ekipmanların işlevlerini tam anlamıyla yerine getirmesi, hijyen kontrolünün yapılması ve bilgili kişilerce kullanılması beklenir. Ayrıca yeterli ekipmana sahip olmayan laboratuvarlarda test uygulanması yine yanlış sonuçlara yol açabilir.
Hasta, uygulanacak testin merkezindeki kişidir. Bu nedenle bulunduğu fizyolojik durum, test sonuçlarının sağlıklı yorumlanmasında etkilidir. Hastanın test öncesi belirli bir süre aç kalması, ağır egzersizler yapmaması; test esnasında sabit bir pozisyonda durması tavsiye edilir.
Hastanın beslenmesi kadar, tükettiği ilaçlar da testte fark yaratacak noktalar arasında yer alır. İlaç etkisiyle hücrede artmış yada azalmış birtakım faaliyetler, test sonucunda normalden farklı sonuçlara neden olur. Hastanın devamlı kullanması gereken ilaçlar varsa, test işleminden önce doktorunu bu konuyla ilgili bilgilendirmelidir. Doktorun tavsiyesine uyarak ilacı kesme ya da ilaca devam etme kararı alınabilir.
Vücutta sirkadiyen ritimle uyumlu olarak gün içerisinde gerçekleşen tepkimeler farklı olur. Dolayısıyla günün belirli saatlerinde bazı maddelerin miktarı artabilir ya da azalabilir; bu nedenle testin yapılacağı zamanın vücudun olağan durumunu yansıtmasına özen gösterilir. Çoğu test gibi sitolojik testler de sabah saatlerinde uygulanır. Böylece hastanın açlık koşulu da sağlanmış olur.
Sitoloji testlerindeki sonuçlar ışığında tanı konması kolaylaşan pek çok hastalık vardır.
Rahim ağzı kanseri kadınlarda en yaygın hastalıklar arasında 4. sırada yer alır. Yılda ortalama 500.000 kişiyi etkileyen rahim ağzı kanseri, kadın sağlığını tehdit eden oldukça ciddi bir hastalıktır.
Rahim ağzının yüzeyine yerleşmiş hücrelerin anormalleşerek kanser hücresi öncülleri haline gelmesi, hastalığın başlıca sebebidir. PAP Smear Testi ile erken bir tanı konmazsa bu öncül hücreler kanser hücrelerine dönüşerek rahim ağzı kanserine yol açabilir.
Hücrelerin kanser öncülleri olmasını tetikleyen etken, human papilloma virüsüdür. Bu virüs, cinsel yolla başka kişilere de bulaşabilir. Bu nedenle virüsle enfekte olmuş kişinin mümkün olan en kısa sürede tespit edilmesi, virüsün bulaşmasını önlemek açısından büyük önem taşır.
Rahim ağzı kanseri erken dönemde belirti vermeyebilir. Ancak cinsel ilişki öncesi ya da sonrasında yaşanan kanamalar ve vajinada kitle hissi, hastaların sıkça belirttiği şikayetlerdendir. Tümörün yayılmasından sonra kanlı idrar, kabızlık ve böbrek genişlemesi gibi durumlar ortaya çıkabilir.
HPV aşısı, rahim ağzı kanserinden korunmanın en etkili yoludur. Erken evrede teşhis edilen rahim ağzı kanseri tedavisinde daha çok cerrahi yöntemlere başvurulurken ileri evrelerde öncelik radyoterapidir. Tedavi sonrası kanser tekrar ortaya çıkabilir. Bu yüzden iyileşen hastalar rutin kontroller ve testlerle tüm kanser hücreleri yok olana kadar takip edilir.
Başlıca sigara nedeniyle gelişen akciğer kanseri, akciğer hücrelerini fazla ve kontrolsüz çoğalması ile seyreden bir hastalıktır. Bu çoğalan hücreler önce bulunduğu bölgede bir kitle oluşturur; eğer erken dönemde tedavi gerçekleşmezse kitle büyüyerek çevre doku ve organlarda hasara neden olur.
Akciğer kanseri, hastalarda birçok belirti gösterir. Giderek artan şiddetli öksürükler, göğüs ağrısı, nefes darlığı, iştahsızlık, halsizlik ve kilo kaybı gibi şikayetler, hastaların hayatını olumsuz etkileyen durumlardandır.
Akciğer kanseri tanısı için sitolojik yöntemlere başvurulur. Tedavi için kanserin bulunduğu evreye göre bir yol izlenir. Cerrahi müdahaleyle akciğerinin tamamı ya da bir bölümünün çıkarılması veya kemoterapi uygulanması, akciğer kanseri tedavisinde faydalanılan işlemlerdendir.
Özel Viromed Laboratuvarlarında sitoloji testleri yapılmaktadır. Böylece, bu hastalıklara erken teşhis konulabilir, hastaların kısa sürede sağlıklı ve normal hayatlarına geri dönmesi sağlanabilir.