Seroloji, serum bilim ya da serum bilimi şeklinde de isimlendirilen bir tıp dalıdır. Serum örneğinin incelenmesine yönelik her tür yöntem seroloji bilimi altında toplanır. Bu dalda uzmanlaşmış doktorlara serolog denir.
Serum, hafif şurup kıvamında bir sıvıdır. Sarı renkli ve berrak bir görünüme sahiptir. Serumun plazmadan farkı, içerisinde fibrinojen bulunmamasıdır. Fibrinojen, bulunduğu bölgedeki fibrini çökelterek pıhtı oluşmasına yol açan bir maddedir. Serumun fibrinojen içermemesi, herhangi bir pıhtılaşma durumunun gözlenmesini engeller.
Serumun bileşenleri ve yapısı, oldukça önemli konular arasında yer alır. Kullanılacak serum örnekleri, kişinin sağlık durumu hakkında bilgiler edinmemize yardımcı olur. Bileşimin içindeki miktarı artmış yada azalmış, yapısı değişmiş halde bulunan maddeler; hastalık tanısı konmasında bizlere yol gösterecek detaylardır.
1 litre kanda yaklaşık 400 gram serum bulunur. Serum, çeşitli hastalıkların tedavisinde ilaç olarak da kullanılabilir. Bunun sebebi, serum içerisindeki antikorların hastalıklara karşı savunmaya geçmesidir. Hastalık tedavisinde uygulanacak serumlar genelde hayvanlar aracılığıyla elde edilir. Dana sonra iğne ile kişiye enjekte edilen serum, birçok hastalıkta iyileştirici bir görev üstlenir.
Serum örneğinden yararlanılarak yapılan serolojik testler, pek çok konuda doktorlara fikir verir. Özel Viromed Laboratuvarlarında seroloji uzmanları tarafından uygulanan seroloji testleri, hastanın sağlığına mümkün olduğu en kısa sürede kavuşmasını sağlar. Laboratuvarın güvenilir ve steril koşulları, seroloji testlerinin doğruluğunda etkili olur.
Serolojik testler, kandaki antikorların taranması yöntemiyle uygulanan kan testleridir. Enfeksiyon ve kan yoluyla bulaşabilen hastalıkların tanısında serolojik testlerden faydalanılır. Test sonucunda elde edilen bilgiler ışığında vücutta antikor ve mikropların yapısı detaylı incelenir.
Serolojik testlerin temelinde iki madde yer alır: antijen ve antikor. Bilinen bir antijen yardımıyla bilinmeyen bir antikor, ya da bilinen bir antikor yardımıyla bilinmeyen bir antijen hakkında detaylara ulaşılabilir.
Serolojik testlerde iki önemli konu daha vardır: sensitivite ve spesifite. Sensitivite, testte antikorların bulunabilme ihtimalinin yansıtır. Spesifite ise testin, testte incelenen antikoru saptamadaki özgüllük ve spesifikliği gösterir.
Mikrobiyoloji alanında yardım alınan serolojik testlerin uygulanmasında pek çok amaç bulunabilir. Hastalığın tanısı, antikor titresinin hesaplanması, bireyin immün yanıt gücünün ölçülmesi ve dokulardaki biyolojik maddelerin tespiti gibi konularda serolojik testlere sıkça başvurulur.
Seroloji testlerinin uygulanmasına katkıda bulunan yeni teknolojik teknikler laboratuvarımızda kullanılmaktadır.
Floresan bileşikleriyle işaretlendirilmiş antikorlar kullanılarak, şüpheli antijen ya da diğer etkenlerin varlığının araştırıldığı bir testtir. İmmünohistokimyasal yöntem şeklinde sınıflandırılabilir. Testin uygulanabilmesi için hücre kültürü, konjugat, virüs, serum ve floresan mikroskopa ihtiyaç duyulur.
Antijen tespiti için direkt immünfloresan, antijen ya da antikor tespiti için indirekt immünfloresan ve antikor tespiti için nötralizasyon immün floresan testi yapılır. Sonucun pozitif çıkması, hastalık tanısı için önemli bir ipucu olabilir.
Western Blot testi, daha çok HIV şüphesi bulunan hastalara uygulanan bir testtir. Test için HIV antikorlarını tespit eden ve renk değişikliğine neden olan bir enzim kullanılır. Bunun dışında moleküler biyolojide protein solüsyonunda aranan protein varlığını saptamak amacıyla da başvurulabilen bir tahlil yöntemidir.
Şüpheli kişiden alınan kan örneği, sds-page işleminden geçer. Daha sonra electroblotting yöntemiyle tespiti yapılmış proteinler bir membrana alınır. Membrandaki spesifik proteinlere bağlanan antikorlar yardımıyla aranan proteinin varlığı ya da miktarı incelenmiş olur.
Antijen saptanmasında kullanılan bir diğer metot, immuno PCR’dir. Antijen – antikor kompleksine özgül olarak bağlanan DNA parçasının çoğaltılması ve sonrasında sonuçların alınması aşamalarından oluşur.
ELİSA, Türkçe karşılığı enzim bağlı immünosorbent deneyi veya tahlili şeklinde açıklanan bir testtir. Antijen antikor reaksiyonlarına dayanan pek çok teknik ve tahlil ELİSA başlığı altında toplanır.
ELISA yönteminde incelenen antijen ya da antikor enzim ile işaretlenir. Bu enzimler, substratlarında renklenmeye neden olur. Gözlemlenen renklenme spektrofotometre ile ölçülür ve testin yorumlanması yapılır.
Serolojik testlerin beklenenden farklı sonuçlar vermesine neden olabilecek etkenler mevcuttur. Test öncesi, sonrası ya da test esnasında sonuçların doğruluğunu şüpheye düşürecek faktörler mümkün olduğunca engellenmelidir.
Serolojik testlerde kullanılacak örneğin nereden alındığı, sonuçları oldukça değiştirebilecek faktörler arasında yer alır. Testlerde incelenen ana madde antijen ve antikorlar olduğu için, enfeksiyon bölgesinden alınması test için uygun görülür.
Hastada enfeksiyon belirtisi bulunmuyorsa kan akışının fazla olduğu bir bölgeden örnek toplanabilir. Örneğin alındığı bölge, steril bir pamukla güzelce temizlenip kapatılmalıdır.
Antijen ve antikorlar, seroloji testlerinin en önemli iki elemanıdır. Test için çıkarılan örnekler, pek çok açıdan dış etkenlere karşı korunmalıdır. Örneğe dışarıdan bir mikroorganizma girmesi, örneğin kontamine olmasına, yani saflığını kaybetmesine yol açar.
Saflığı kaybolmuş örnek, kişinin sağlık durumuyla ilgili gerçek dışı fikirler ortaya koyabilir. Bu nedenle örneğin dış madde ve moleküllerden uzak tutulması gereklidir.
Serolojik testte kullanım amacıyla alınan örnek, hemen laboratuvara götürülemeyebilir ya da teste sokulmayabilir. Böyle durumlarda örneğin dikkatle muhafaza edilmesi gerekir.
Hijyenik laboratuvar koşullarında uygun ortam sıcaklığında saklanan örnekler, testin yanılma payını en aza indirger. Örneğin steril bir kap, tüp tarzı laboratuvar eşyalarında bekletilmesi, sterilize haldeki örneği korumak adına önemli bir detaydır.
Teste girecek kişinin o anki sağlık durumu, test sonucunda etki yaratabilir. Örneğin HIV şüphesiyle test alınmış kişide tespiti konulmamış ve belirtisi ortaya çıkmamış herhangi bir başka hastalık varsa sonuçlarda beklenmeyen değerler gözlenebilir. Kişi, teste alınmadan önce kişisel ve sağlığıyla ilgili bilgileri eksiksiz ve doğru şekilde kayıt ettirmelidir.
Özel Viromed Laboratuvarları; özenli çalışanları, titiz laboratuvar ortamı, eksiksiz ekipman desteği ile serolojik testler için gerekli bütün koşulları sağlar. Güvenle yardım alabileceğiniz Özel Viromed Laboratuvarları, hastalığınızın tanı ve tedavi sürecinde her an yanınızda olur.
Kandaki antijen ve antikorları tespit ederek enfeksiyon tanımlanmasında kullanılan seroloji testleri, pek çok hastalığın belirlenmesine yardımcı olmaktadır.
Bruelloz adlı bakteri sebebiyle ortaya çıkan Brusella hastalığı, bulaşıcı bakteriyel hastalıklardan biridir. Genellikle enfekte olmuş hayvanlarla direkt temas ya da hayvanın eti, sütü gibi ürünlerinin tüketilmesiyle hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır.
Bruselloz; Akdeniz humması, Malta ateşi, Ondülan ateş, Kırım ateşi ve Bang hastalığı gibi farklı isimlerle de anılabilir. 1887’de Malta adasında enfekte olmuş kişilerden elde edilen organizmalarla teşhis edilen hastalık, bulan kişi Dr. Bruce’un isminden yola çıkılarak adlandırılmıştır.
Brusella, erkeklerde kadınlara oranla daha sık ortaya çıkar. Pastörize edilmemiş hayvansal ürünler tüketen kişiler, brusellanın yaygın görüldüğü bölgede yaşayanlar, çiftlikte çalışanlar ve mikrobiyologlar; diğer risk gruplarıdır.
Brusella hastalığının belirtileri spesifik değildir ve enfekte olunmasından 5 – 30 gün sonra görülür. Ateş, sırt ağrıları, kas ağrıları, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri hastaların sıkça şikâyet ettiği durumlardır. Tedavi için en az 6 hafta süreyle antibiyotik kullanımı önerilir. Bazı hastalarda tedavi daha uzun seyirli olabilir.
Amebiyaz, insan kalın bağırsağında etkisi görülen bir enfeksiyon türüdür. Entamoeba histolytica isimli bir parazit kaynaklı hastalık, halk arasında amipli dizanteri olarak bilinir. Her yaştan vaka görülebilmekle birlikte gençlerde daha yaygındır.
Parazitle temastan sonra belirtilerin çıkması 1 haftadan 4 aya kadar değişken bir süreye yayılmıştır. İshal (diyare), karın ağrıları, yorgunluk, iştah kaybı, düşük dereceli ateş amebiyaz hastalığının ek sık belirtileridir.
Tedavide semptomların yok edilmesi ve mikrobun vücuttan uzaklaştırılması amaçlanır. Hastanın yaşı ve hastalığın ilerleme durumuna göre ilaç takviyesi uygulanır.
Treponema pallidum adlı bakterinin yol açtığı enfeksiyon frengi olarak adlandırılır. Sifiliz de denen hastalık, cinsel yolla bulaşır ve tedavi edilmezse kişinin sağlığında oldukça ciddi sorunlar doğurabilir. Ayrıca anneden bebeğe geçebilir.
Hasta kişilerle cinsel temasta bulunanlar, birden fazla cinsel partneri olanlar, korunmasız cinsel ilişkiye girenler, sifiliz yaralarıyla direkt temasa giren kişiler ve cinsel yolla bulaşan başka bir hastalığa sahip kişilerin frengiye yakalanma olasılığı daha yüksektir.
Hastalığın kuluçka süresi 3 – 30 gün arasında değişebilir. Belirtiler 4 evrede gözlenir ve her evrede daha ciddi ve ağır problemler oluşur:
Birinci evrede cinsel organ etrafında düzgün kenarlı, ağrısız, kırmızı kabartı oluşur. Tedavi edilmezse kabartı kaybolur ancak kişi iyileşmez. 2. evrede ateş, halsizlik, boğaz ve kas ağrıları sıkça görülür. 3. evre sessiz evre olarak tanımlanır ve uzun yıllar sürebilir. Hastalığın ilerlemesi devam ederken herhangi bir belirti ortaya çıkmaz. Son evrede ise sifiliz, iç organlara zarar vermeye başlar.
Sifiliz tedavisinde penisilin oldukça önemli bir yere sahiptir. Tedavi başladıktan 2 gün sonra hastalığın bulaşma yetisi kaybolur, 2 yıla kadar hastalığın kendisi de geçer.